31 Ocak 2012 Salı

Türk Gitar Virtüözü ''Yavuz Çetin''


Yavuz Çetin

Yavuz Çetin (Altın Çocuk) (d. 25 Eylül 1970 Samsun - ö. 15 Ağustos 2001 İstanbul), Türk müzisyen, gitarist.
1970 yılında Samsun'da doğan Yavuz Çetin, gazeteci olan babasının işi nedeniyle Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çocukluğunu geçirir. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Yavuz Çetin, ilk enstrümanı curayla on yaşında tanışır müzik aletlerine olan ilgisi curadan sonra bağlama öğrenmeye başlamasıyla devam eder.
Bir süre sadece müzik dinler ve bu süre zarfında elektro gitar sesine hayran kalır. İlk olarak 1985 yılında akustik gitar ile tanışır ve ardından elektro gitarla çalışmalarına devam eder. On yedi yaşında profesyonel müzik yaşamına geçişiyle birlikte, İstanbul’da ve Türkiye’nin güney bölgelerinde çalışarak hayatını sürdürür. Öğrenimini, hayatının akışını şekillendiren o çok sevdiği müzik üzerine yapar.
Ortaöğrenimini İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı. Lisedeki okul arkadaşı olan Ercan Saatçi ile yaptıkları I Will Cry adlı şarkı ile Hey dergisinin yarışmasını kazanır. Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü'ne girer. Üniversite hayati boyunca da Elektro Gitarını elinden hiç bırakmaz. Çalıştığı grup Labirentile katıldığı Yıldız Üniversitesi müzik yarışmasından bir çok ödül alarak çıkarlar.
Üniversiteyi çalışmalarından dolayı bitiremez. 1990 yılında İstanbul’da müzisyen dostları Batu Mutlugil (Duman grubunun gitaristi olan Batuhan Mutlugil'in babası), Zafer Şanlı ve Kerim Çaplı ile cover grubu olarak tanınan Blue Blues Band'i kurar. 1970 yılların rock ve blues parçalarının ağırlıkta olduğu çalışmaları sürdüren Blue Blues Band grubunda elektro gitar calip vokal yapar.
Yaşamı boyunca 1960'lı ve 1970'li yılların Rock Blues müziklerinden etkilenir. Daha sonraları yaptığı beste ve söz çalışmalarına Rock ve Blues müziğinin ruhunu yansıtır. Jimi Hendrix’i ve dünyaya mal olmuş blues şarkılarını da yorumlamaktan her zaman büyük bir keyif alır. 1990'lı yılların ortalarında Fuat Güner ile tanışmasıyla birlikte stüdyo müzisyenliğine baslar. Fuat Guner’in stüdyosunda sürdürdüğü çalışmalarında televizyon ve radyolar için reklam müziklerini gitarıyla seslendirir. Birçok sanatçının albüm kayıtlarına da gitarıyla imzasını atar. Gitarıyla eslik ettiği albümler arasında, İzel Bir Küçük Aşk, Kıraç’ın Deli Düş ve Bir Garip Aşk Bestesi, Soner Arıca’nın Ayrılık, Turgut Berkes’in albümündekiMiranda ve Mindos isimli şarkıları ve Göksel’in Sabır adli şarkısı en bilinenleridir. Goksel’in şarkısındaki Talkbox performansının Türkiye’de bir ilk olması, ona Talkbox kullanan ilk gitarist sıfatını kazandırır. 1996 yılının ortalarında MFÖ grubuyla çalışmaya baslar. Grupla turnelere gider ve katıldığı tüm konserlere gitarıyla eslik eder. Bir yandan bar müzisyenliğine devam eder. 1997 yılında Ercan Saatçi prodüktörlüğünde ilk albümü için çalışmalara baslar.
İlk adlı albümünü Stop Müzik’ten çıkarır. Albümünde yer alan, Erkeğin Olmak istiyorum, ayrıca Sinan Çetin’in yönettiği Propaganda filminde kullanılan, Erkan Oğur’un perdesiz gitar performansının da yer aldığı Dünya isimli enstrümantal şarkisi en bilinenleridir. MFO ile konserlerde çalmaya ve Yavuz Çetin Group isimli grubuyla bar performansını devam ettiği sure içerisinde, ikinci albüm çalışmalarına da baslar. 1999 yıllarının sonlarında TMC Film Müzik ile anlaşır. Ve ikinci albümü "Satılık" için stüdyoya girer. Sözü, müziği ve düzenlemeleri kendisine ait bir çalışmaya son kez imza atar. Mart 1999 tarihine çıkması planlanan albüm için tüm çalışmaları bitirir. Ama ne yazık ki yaptığı bu son çalışmanın müzikseverlerle buluştuğunu göremeden, 15 Ağustos 2001 tarihinde hayata veda eder. Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak yaşamına son veren Türkiye’nin blues gitaristi Yavuz Çetin, Karacaahmet Camii'nde düzenlenen törenden sonra Anadoluhisarı’ndaki Yeni Mahalle Mezarlığı’nda toprağa verilir.
31 yaşındaki gitaristin cenaze töreninde ailesinden yalnızca üvey annesi Sevinç Çetin vardı. Babası gazeteci Erdal Çetin, oğlunun ölüm haberiyle yıkıldığı için törene katılamadı. 1998'da boşandığı eşi Didem Çetin ve yedi yaşındaki oğlu Yavuzcan'ın da bulunmadığı törende, cami avlusu, gitaristin ailesi yerine koyduğu yakın dostlarıyla doldu taştı. Annesine kavuşamadı Yavuz Çetin, babasının vasiyeti üzerine 1982 yılında ölen annesinin Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarının üzerine gömülecekti. Ancak annesinin mezarını bilen tek kişi babası Erdal Çetin’di. Baba Çetin, cenazeye katılamayınca mezar bulunamadı ve genç gitarist, Anadoluhisarı’ndaki Yeni Mahalle Mezarlığı’na defnedildi. Gazeteci Erdal Çetin'in oğlu Yavuz Çetin, 1996'da eşi Didem Çetin'den ayrılan ve bu ayrılıktan sonra hayatını bir daha düzene sokamamıştı.
Yavuz Çetin, Kadıköy’deki Shaft Rock-Blues & Jazz Club'da sahneye çıkıyordu. Gece sahne çalışmalarını sürdürürken, gündüzleri de DMC'den çıkartılacak ve "Satılık" adını vermeyi düşündüğü ikinci albümünün stüdyo çalışmalarını yürütüyordu. Yoğun depresyon teşhisi konulduğu için bir haftadır hastanede tedavi gören Yavuz Çetin, hafta başında iyileştiği gerekçesiyle taburcu edildi.
Tedavisi sona erdikten sonra bir arkadaşına, En iyi ilaç müzik dedi ve önceki gün, hastalığı suresince bir an olsun yanından ayrılmayan kız arkadaşı Mine Erkaya ile birlikte son albümünün çalışmaları için stüdyoya girdi. Bir ara fenalaştı. Hemen çalışmayı bırakıp psikologuna gittiler. Psikologu da, Çetin’e iyi olduğunu söyleyerek bazı ilaçlar vermekle yetindi. Kız arkadaşı Mine Erkaya da paylaşıyordu bu kanaati. Öğleden sonra ayrıldıklarında, Yavuz Çetin’in gayet normal olduğunu söylüyordu. Haberi barda aldılar. Yavuz Çetin, sahne aldığı Shaft Blues&Jazz Club'a 23.00'te gelecekti. Gelmeyince, tonmaister Mine Erkaya ve Yavuz Çetin Group'un elemanları telaşa kapıldı. Telaşlanmakta hiç de haksız olmadıklarını çok geçmeden anladılar.
Yavuz Çetin, saat 19.00 sıralarında, Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak yaşamına son vermişti. Yavuz Çetin’in, 1977 model Peugeot marka otomobili, Boğaziçi Köprüsü üzerinde, Ortaköy ayağına yakın bir noktada bulundu. 34 KBP 09 plakalı otomobilde, Yavuz Çetin’in ruhsatı, ehliyeti, 500 dolar ve 190 milyon lira, çeşitli ilaçlar ve 7 tane anahtar bulundu. Yavuz Çetin’in cesedi Adli Tip Kurumu Morgu'na kaldırılırken, ölümü tüm müzisyen arkadaşlarını ve ailesini yasa boğdu.


Tüm Zamanların En Büyük Gitaristi ''Jimi Hendrix''

Johnny Allen "Jimi" Hendrix (27 Kasım 1942 - 18 Eylül 1970), Amerikalı gitarist,gitar virtüözü, şarkıcı, söz yazarı ve kültürel ikon.Hendrix rock tarihinin en etkili müzisyenlerinden birisidir. İlk olarak İngiltere'de ün kazanan Hendrix, 1967 yılında yapılan Monterey Pop Festivali'nden sonra tüm dünyaca ünlü oldu . Ayrıca ünlü Woodstock Festivali 'nde headliner(assolist) oldu. Hendrix nasıl gitar çalınacağını kendi başına öğrendi ve genellikle Fender Stratocasterkullandı.O sol elini kullanan bir gitarist olduğu için dizeleri tersten eklenmiş bir gitar kullannırdı. 2003 yılında Rolling Stone dergisi tarafından tüm zamanların en büyük gitaristi seçildi.

Hayatı 

Jimi Hendrix 27 Kasım 1942'de Seattle'da doğdu. İlk başta Johnny Allen Hendrix olan ismi daha sonra ailesi tarafından James Marshall Hendrix olarak değiştirildi. O para ve ilgiden uzak olarak büyüdü. Annesi ve babası o daha dokuz yaşındayken boşanmışlardı ve annesi o 16 yaşındayken öldü. Hendrix yaklaşık 14 yaşlarındayken gitarla ilk tanışması gerçekleşti. Bu gitar başka bir çocuk tarafından atılmış bir teli kopuk eski bir gitardı. Buna rağmen bu gitarla bazı şarkıları çalmayı başardı. 15 yaşlarındayken babasının bir arkadaşıdan 5$'a bir akustik gitar almayı başardı.İlk elektrogitarı babası Al Handrix tarafından alınan beyaz bir Supro Ozark'tı. Hendrix ders almadı fakat Chuck Berry ve Elvis Presley gibi sanatçıları izleyerek onların şarkılarını çaldı ve kendiliğinden bazı basit notaları buldu. O elektrogitarı amplifikatör (amfi) kullanmadan çalıyordu

Okul Yaşamı 

Hendrix ortaokulu bitirmiş fakat Garfield Lisesi'nden mezun olamamıştır. Hendrix 1960'li yıllarda gazetecilere verdiği bir demeçte: "İnsanlar orda ırkçıydılar, ben başarısız oldum çünkü siyahtım." dedi. Ayrıca Hendrix'in söylediğine göre çoğu zaman öğretmen tarafından kibar olmadığı gerekçesiyle dışarı atılırdı.

Askerlik 

Hendrix iki araba çaldıktan sonra önünde iki seçeneği vardı; hapse gitmek veya Amerikan ordusuna katılmak. O 31 Mayıs 1961'de orduya katılmayı seçti veFort CampbellKentucky'ye gönderildi. Askerdeyken komutanları onu nöbetlerde sürekli uykuda yakaladılar ve onun sürekli izlenmesi gerektiğine karar verdiler. Hendrix silah konusunda iyi değildi ve bir memurun dediğine göre o gitarını düşünürken,düşünüp doğru işler yapamıyordu. Tüm bunlara karşın askerlik onun için önemli bir devreydi çünkü orda Billy Cox ismindeki bas gitaristle tanıştı. Hendrix daha sonra The King Kasuals isimli küçük grupta Cox ile birlikte çalacaktı. 31 Mayıs 1962'de komutanları onun ordudan ayrılmasının daha iyi olacağını söylediler, çünkü Hendrix çok fazla sorun çıkartıyordu. O da bu fikre katıldı ve ordudan ayrıldı. Fakat Hendrix'in daha sonra söylediğine göre onun bir paraşütle atlayışı sırasında bileğini kırması sonucu onu eve göndermişlerdi. O daha sonraları askerlik anılarını Melody Maker isimli dergiye 1967 ve 1969 yıllarında anlatmıştır. Söylediğine göre orduya hizmet etmeyi ve ordunun işleyiş şeklini hiç sevmemiş. Amerikada yaptığı hiç bir röportajında askerlik anılarından bahsetmemiştir. Ne zaman televizyona çıkacak bir röportaj yapsa sürekli Fort Campbell'dan bahsetmiştir.Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi gitaristidir.

İlerleyen Yıllar 

Hendrix solak bir gitarist olmasına rağmen sağ elliler için yapılmış olan bir gitarı çalması onu insanlar gözünde popüler yapmıştı. İlk konserini isimsiz bir grupla bir Sinagog içerisinde vermiştir. Sonradan “The Velvetones” isminde bir bir gruba girmiştir. Bu grupla birlikte Yesler Terrace’de çalmıştır.
Askerlikten sonra askerlikte tanıştığı Billy Cox ile birlikte çaldıkları The King Kasuals grubunda çalmak için Tennessee’deki Clarksville’e taşınmışlardır. Bu grupla birlikte küçük barlarda çalmalarına rağmen çok para kazanamazlar ve bunun üzerine Nashville’e taşınan ikili orada müzik hayatına bir çok blues şarkılarıyla devam etmişlerdir. 1962 Kasım’ında, Hendrix ilk stüdyo performansını sergiler. Nashville’deki ilerleyen zamanlarında Hendrix, birçok farklı gruplarda ritim, solo gitaristlik ve vokalistlik yapar. Bu süreç boyunca çok para kazanamamasına rağmen, grupların nasıl çalıştığı hakkında bir çok tecrübe elde eder.
Çok para kazanamaması Hendrix’in canını sıkar ve Hendrix kuzeye, New York’a gider. 1964’te New York’a komşu küçük bir kasaba olan Harlem’e barlarda ve cafelerde çalmak için gider. Aynı zamanda Apollo Tiyatrosu’ndaki bir gitar yarışmasında ilk ödülünü kazanır ve 1966’da Hendrix kendi grubunu kurar ve gruba Jimmy James and The Blues Flames (Jimmy James ve Blues Ateşi) ismini verir. Grubun üyeleri Hendrix’in civarda tanıştığı müzisyenlerdir ve bunlardan birisi Randy isimili 15 yaşındaki bir çocuktur. Hendrix ve grubu Café Wha? İsimli bir cafede çalmaya başlarlar. Hendrix şanslıdır ve 1966’da The Rolling Stones’un gitaristi [Keith Richards]’ın kız arkadaşı Linda Keith ile tanışır. Hendrix’in müziğini seven Keith onu The Animals’ın menajeri ile tanıştırır. Menajer Chas Chandler ona “Hey Joe” isimli yerel bir şarkının rocak versiyonunu yapmasını söyler ve sonra onunla İngiltere’de bir kontrat imzalar. Jimmy Hendrix artık yeni bir albüm yapacaktır ve ona The Jimi Hendrix Experience (Jimi Hendrix Deneyimi) ismini verir.

Ölümü 

18 Eylül 1970'te, Londra'daki Semerkand Hoteli'nin zemin katında ölü bulundu. Aşırı içki ve uyku hapından öldüğü düşünülüyor. Baygın hâlde kusmuş ve kusmuğu ile boğulmuştur..


Fender Amerikan Gitar Markası


Fender, ABD merkezli tüm Dünya çapında çok ünlü bir gitar üreticisi şirkettir.
1952 yılında dünyanın ilk bas gitarını üreten bu firma artık bir marka değil de bir tür olmuştur. Üreticisi 1909 doğumlu bir Amerikalı olan Leo Fender'dir. Kendisi de gitaristtir. Uzun yıllar popülerliğini koruyan firma 60'lı yıllarda Meksika ve Kore'de fabrika açmıştır. 1965'de CBS tarafndan satın alınmıştır. Daha sonra, Japonya ve Çin'de de fabrikaları kurulmuştur. Fakat özellikle üretim kalitesi ve gitarların mutlak ses tonunun farklı olması nedeniyle en çok tercih edilen fabrikası, ABD, Carona, Kaliforniya ve Teksas'daki fabrikalarında üretilen gitarlar ve parçalar daha çok ilgi görmüştür.

Firmanın satmış olduğu ilk modelin adı Esquire'dir. Daha sonra bu modelin iki manyetikli bir versiyonu olan Broadcaster piyasaya sürülür. Broadcaster, model adı ile ilgili bir anlaşmazlık sonucu çok kısa bir süre için model ismi basılmadan piyasaya sürülür. Müşteriler arasında Nocaster adıyla anılan bu gitarlar daha sonra yerini Telecaster modeline bırakacaktır. Telecaster halen Fender'in üretimde tuttuğu en çok tercih edilen modellerden biridir. Bir diğeri iseStratocaster dır.
Şirketin kurucusu Leo Fender 1990'ların başında Parkinson hastalığının yol açtığı sebeplerden ötürü ölmüştür.

Elektro Gitarda Manyatik Nedir?

Bir müzik aletinin tellerinin titreşmesini elektrik akımına çevirerek bir amplifikatör aracılığı duyulabilir hale gelmesi amacı ile bir mıknatısın veya mıknatısların etrafına bir tel bobin sarılması ile üretilmiş aygıt. İngilizcesi pickup.
Kullanıldığı enstrümanlar:
En yaygın olarak gitarlar ve bas gitarlarda kullanılır. Bunun dışında keman, bağlama, banjo ve telli olan bir çok enstrümanda kullanılmıştır.
Manyetik çalışma prensibine göre iki ana gruba ayrılır:
  1. Manyetikler (pickups)
  2. Piezo manyetikler (piezoelectric pickups)
Bunların dışında çok yeni bir teknoloji olan başka bir manyetik türü vardır ama bu sadece bir tek marka gitarda kullanılmaktadır. Bu manyetiğe "Optik manyetik" denilmektedir.
Manyetikler enstrümanın tellerinin altına, tellere belli bir uzaklıkta monte edilirler. Pozisyonuna göre "eşik manyetiği", "orta manyetik" ve "sap manyetiği" şeklinde isim alırlar.
Bobin adedine göre iki çeşit manyetik vardır:
  1. Tek sargılı manyetikler (single coil)
  2. Çift sargılı manyetikler (humbuckers)
Mıknatıs cinsine göre de ikiye ayrılırlar:
  1. Alnico
  2. seramik
Sinyal çıkışlarına göre ikiye ayrılırlar:
  1. Pasif
  2. Aktif

Elektro Gitar Nedir ?

Elektro gitar, sesini manyetikleri aracılığı ile elektrik akımına dönüştüren ve bir amplifikatör ile bu akımdan ses elde edilmesine olanak tanıyan bir gitar türüdür. Oluşturduğu sinyalin değiştirilebilir olması, ve zamanında bir devrim niteliği taşıyan yükseklikte bir sese sahip olması nedeniyle, kullanım alanı çok genişlemiş bir gitar türüdür.
Elektronikteki gelişmeler ile tonal olarak sınırları 1960'lı yıllardan özellikleri ve çeşiti artan elektro gitarlar, özellikle 1980'li yılların başlarından itibaren üretilen süperstrat modeller başta olmak üzere günümüzün en bilindik enstrümanlardan biri haline gelmiştir.